21 Temmuz 2009 Salı

Paris

17:00

Paris'teyim. Kalabalık, garın önü dilenci dolu. Burada tek başına olsaydım yer bulmam vs. zor olurdu galiba. Mc'e oturup bir çizburger yedim, cam kenarında gelen geçeni izledim. Biraz yürüdüm.

Seine Nehri
18:30

Nico'yla buluştuk. O da İngiltere'den yeni dönmüş, yorgundu. Ertesi gün orda çalışacağı için trene binip ailesinin yanına Versailles'e gittik, bu plansız oldu, yoksa ailesine hediye filan getirirdim Türkiye'den, ayıp oldu. St. Cloud garından babası aldı bizi arabayla. Eve gittiğimizde annesi yemekleri hazırlamış bile, yemek yedik. Çok tatlı insanlar, az çok İngilizce de biliyorlar, zorluk çekmedim. Sofrada kuşkonmaz, arasında krema soslu patlıcan kızarması, kavun ve jambon (ki bu meşhurmuş, ikisini birlikte yiyorlar) Polonya usulü minik ekmekler ve salata vardı. Salata en son geldi, genelde öyle yiyorlarmış. Oldukça hafif akşam yemeğinden sonra Nico ve bir arkadaşıyla (Kapischina gibi zor bir adı vardı), bira ve şarap alıp başka arkadaşlarına gittik. Biranın adını unuttum ama kuzeyden geliyormuş, sert bir biraydı.

Masada gecenin sonuna kadar Fransızca konuştular yine de çok eğlendim. Bazen benim anlamam için kızlar tercüme etmeye çalıştı, çoğu Fransız gibi sanırım onların da İngilizce'yle bir alakaları yok. Nico arada bir özet geçti konuşulanları. Bilmediğim bir dil konuşulmasına rağmen yabancılık çekmedim nedense.

Eve döndük, Nico'dan Paris'teki evin anahtarını aldım. Sabah o işe gidecek ben de Paris'e. Evi tarif etti. Annesi sabah kahvaltı hazırladı ve sıkı bir kahve. Yola çıktım. Babası yine St. Cloud'a kadar arabayla bıraktı beni.

03.06.2009
09:30

Paris'e geldim. İstasyondan çıkarken ters turnikeye girmişim, arada kalıverdim. Sonra görevli gelip açtı cam kapıyı. Komikti. Gare du Nord çok karışık. Kolayca evi buldum, büyük bir binanın 6.katında (asansör yok) bir oda, mutfak ve banyodan oluşan minicik ama sevimli bir daire. Eşyalarımı bırakıp haritamı alıp yola koyuldum. Haritada mutlaka görmem gereken yerleri Nico işaretledi, onları baz alarak gezdim.

Center Pompidou

Notre Dame de Paris, St. Michel, St. Germain, Bastille, Seine Nehri, Rambuteau, Pompidou, Hotel de Ville, Arap Enstitüsü aklımda kalanlar.


Notre Dame'nin önüne polisler set çekmiş. İçeri girmek yasak. Akşam üstü tekrar buradan geçerken Air France ve Familles pankartlarını görünce düşen uçakla ilgili cenaze-anma töreni olduğunu anladım. Turistlerle beraber dışardan izledim. Zaten üzüldüm kazada ölen o kadar insana, cenaze marşıyla beraber arada çalan çanlarla ben de bir tuhaf hissettim.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder