21 Temmuz 2009 Salı

Amsterdam

01.06.2009
10:50


Amsterdam’dayım. Şu ana kadar gördüğüm en kalabalık ve büyük istasyon. Nerdeyse çantamı bırakacak dolap bulamıyordum. Dolap sistemi de burada biraz farklı, karışık ve kredi kartı geçiyor sadece.

Yalnız bir interrailci olarak(!) Amsterdam’da kalmayı planlamıyordum. Zaten çok kalabalık geldi, gözüm korktu biraz. Vakit darken şehri keşfetmenin en iyi yolu bisiklet kiralamak diye düşündüm. 3 saati 12 euroya 50 euro ve pasaportu da depozito olarak bırakarak 11:45’te bir bisiklet kiraladım. Çok gezdim, ama yine kayboldum. Burada fark ettim ki kaybolmak öğrenmenin en doğal yolu.

Mac Bike'tan kiraladığım bisiklet

14:45’te bisikleti teslim etmem lazım, saat 14:20 ve nerede olduğumu bilmiyorum. Kendi çabalarımla, elimde haritayla yolu bulmaya çalışıyorum ama olmuyor. İnsanlara sordum en sonunda ve tam 14:45’te bisikleti teslim ettim. Acele ederken tekerlek bir de tramvay raylarının arasına sıkıştı, rezil de oldum o arada.

Kanal kıyısında evler

Bisiklet yolu oldukça gelişmiş, her yere gidilebiliyor. Zaten arabadan çok bisiklet vardı. Sokaklar çok düzenli ve temiz. Kanallar burada da yoğun. O yüzden birbirine benzeyen sokaklarla dolu. Bir de gördüğüm kadarıyla merkezden uzaklaştıkça Arap ve zencilerin yaşam alanı artıyor.

Bisikleti bıraktıktan sonra biraz çarşıda dolaştım. Bir yerde oturup bir bira içtim. Şu meşhur çarık gibi olan anahtarlıklardan aldım annem için. Bir de nihayet şarj aleti. Telefoncu amca da Türkler’i seviyormuş, nereliydi bilmiyorum. 10 euroluk şarj aletini “bu kadar bozuğum var” diyerek 6 euroya aldım.


Brugge’nin bu kadar kalabalık olmayacağını umarak Amsterdam’dan ayrılıyorum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder